Merve Kara-Kaşka BBC Türkçe
Geçtiğimiz 23 Nisan'da Marmara Denizi'nde gerçekleşen 6,2 şiddetindeki deprem, İstanbul'a ciddi bir zarar ve kayıp getirmedi. Resmi rakamlara göre, bu ana sarsıntı sonrasında İstanbul'da 266 artçı deprem meydana geldi.
YAPISAL HASAR VE SAĞLIK GÜNCELLEMELERİ
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremin ardından İstanbul başta olmak üzere, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Yalova'dan gelen 1399 yapı ihbarını kamuoyu ile paylaştı. Belirlemeler sonucunda ise yalnızca 7 binada az düzeyde hasar olduğu tespit edildi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, deprem nedeniyle doğrudan yaralanma olmadığını; ancak 60 kişinin panikle kaçış esnasında yaralandığını ve hastanelik olduğunu belirtti, bu kişilerin hayati tehlikesinin bulunmadığını ekledi.
Türkiye'nin önceki yıllarda benzer büyüklüklerdeki depremlerden ötürü ciddi yıkımlar ve ölümler yaşadığı düşünüldüğünde, İstanbul bu kez büyük bir faciadan nasıl sıyırdı? BBC Türkçe ile konuşan uzmanlar, depremin etkisiz kalmasında birkaç faktörün rol oynadığını vurguluyor.
DEPREMİN KARAKTERİSTİKLERİ VE İSTANBUL'UN DAYANIKLILIĞI
Bilim Akademisi Üyesi ve Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz, depremin merkez üssünün Silivri'ye yaklaşık 23 km mesafede ve 7 km derinlikte gerçekleştiğini, bu uzaklığın İstanbul'daki etkilerini azalttığını ifade etti. Ayrıca depremin büyüklüğünün ve kırılan fayın uzunluğunun da olası yıkımları minimize ettiğini söyledi.
Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Gökçe, alınan yapı ihbarlarına dayanarak çıkarılan sonuçların eksik olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Gökçe, Gerçek hasarın daha fazla olabileceği endişesini dile getirdi. Aynı zamanda, İstanbul'daki yapı stoğunun 7 ve üstü şiddetindeki depremlere hazır olması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, şiddetli bir İstanbul depremi halinde binlerce binanın ağır hasar riski taşıdığını belirtiyor.
Depremle beraber yaşanan panik durumu, İstanbul'da telefon hatlarının tıkanması ve trafik yoğunluğunun artması gibi durumlar da rapor edildi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu deprem sırasında haberleşme kapasitesinin arttığını, ancak bu durumun yeterli olmadığını ifade etti.
Deprem sonrası, uzmanlar daha hazırlıklı bir yaklaşım gerektiğini ve yaşanan her büyük depremin ardından gerekli derslerin çıkarılması ve unutulmamış olan önlemlerin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Haber Merkezi
